Limon Piyasası: Sigortacıların Bitmeyen Kabusu

Limon piyasası, bir pazarda alıcı ve satıcının bilgi düzeylerinin eşit olmaması durumunda ortaya çıkabilecek sorunları ifade etmek için kullanılmaktadır. Günümüzde sigortacılık dahil bir çok piyasa için geçerli olan bu problem ilk olarak George Akerlof tarafından “Limon Piyasası” adlı makalesinde dile getirilmiştir. Akerlof teorisini aşağıdaki gibi açıklamaktadır;

İkinci el piyasasında alıcılar otomobillerle ilgili fazla bilgiye sahip olmadıklarından satın almak istedikleri otomobiller için ortalama bir fiyat teklif ederler. Araçlarına gözü gibi bakmış, bakımlarını özenle yaptırmış araç sahipleri otomobillerini bu fiyattan satmaya razı olmayacaklardır. Problemli ve bakımsız araçlara sahip olanlar ise bu fiyattan satış yapmaya oldukça istekli olacaklardır. Bu durumda kaliteli otomobiller satılmazken kalitesiz otomobiller satılacaktır. Bir nevi kötü mallar iyi malları piyasadan kovacaktır.

Sigortacılıkta Bilgi Asimetrisi

Limon piyasası koşullarının hakim olduğu pazarlarda, taraflar arasında bilgi düzeyi asimetrik olduğundan, ticari işlemler başarısızdır.

Asimetrik bilgi problemi sigorta sektörün yüzleşmekte olduğu en temel sorunlardan bir tanesidir. İstisasız tüm sigorta sözleşmelerinde sigortalı ile sigorta şirketi arasında bilgi asimetrisi bulunmaktadır. Detaylı başvuru formları, sigortalı beyanlarları, ortak bilgi havuzları vb. kaynaklar bilgi asimetrisini azaltmak açısından faydalı olsa da tamamen ortadan kaldırmaya yetmez. Taraflar arasındaki bilgi asimetrisinin gerçek hayatta ne gibi etki ve sonuçları olabileceğini 3 farklı branş örneğiyle açıklamaya çalıştım.

Kasko

Kasko örneğini özellikle seçtim çünkü kasko, primleri belirlenirken onlarca kriterin kullanıldığı bir ürün. Bu kriterler araç marka/modeli, ikamet ili, hasar durumu gibi temel bilgiler olabileceği gibi sigortalı cinsiyeti, araç rengi, gibi çok daha özelleştirilmiş bilgiler de olabiliyor. Tüm bunlara rağmen kasko poliçeleri için en doğru fiyatlama yaptığımız söylenebilir mi? Hayır. Sigorta şirketleri ne kadar data toplarsa toplasın, kullandıkları veri miktarı sigortalının bilgi seviyesi ile kıyaslanamayacak kadar azdır. Konuyu daha açık ifade edebilmek için aşağıdaki soruya bakalım;

Diğer tüm koşulların aynı iken Sürücü A ve Sürücü B’nin kasko primleri eşit midir?

Sürücü ASürücü B
Trafik kurallarına saygılıdır.Trafik kurallarını sürekli olarak ihlal eder.
Aracını sadece haftasonları kullanır.Aracıyla ayda 5 bin km yol yapar.
Daha önce hiç trafik kazası yapmamış.Geçen yıl 2 trafik kazası yapmış ancak sigorta şirketine bildirmemiş.
Sorunun cevabı malesef evet. Kasko primleri hesaplanırken yukarıdaki kriterler değerlendirmeye alınamıyor, çünkü riskli sürücüyle az riskli sürücüyü ayırt edecek en temel bilgilere bile sahip değiliz.

Sağlık Sigortası

Sağlık sigortalarında ise bilgi asimetrisi kasko ürününe göre çok daha fazla. Bu tür sigortalarda genellikle yaşa ve cinsiyete bağlı olarak fiyatlama yapılır, müşterinin geçmiş sağlık problemleri için sürprim uygulanır veya müşteri sigortalanmaz. Peki sigortalıların geçmiş sağlık problemlerini kapsam dışında bırakmak ya da ek prim almak riski doğru fiyatlamamızı sağlar mı? Hayır. Halihazırda sağlıksız olan kişileri kapsam dışında bıraktığımızı varsayalım, grubumuzda hala farklı risk grubundaki insanlar yer alacak.

Yukarıdaki görselde sağlık sigortası satın potansiyeli olan kişilerin sağlık durumları ve beklenen hasar tutarları yer alıyor. Sol taraftaki kişiler daha az sağlıklıyken sağ tarafta yer alan kişiler çok daha sağlıklı olduğunu varsayalım. Böyle bir grup için fiyatlandırma yapılırken yaklaşık hasar tutarı ve diğer maliyetler göz önünde bulundurularak kişi başına ortalama bir prim tutarı belirlenir.

Ortalama prim tutarı az sağlıklı olan kişilere ucuz gelecekken daha sağlıklı olan kişilere pahalı gelecektir. Bu durumda daha sağlıklı olan kişiler sigorta satın almaktan vazgeçecek ve genellikle az sağlıklı kişiler sigorta havuzuna dahil olacaktır. Sonuç olarak havuzun riski gittikçe artacak, prim tutarı her yıl artmasına rağmen ödenen hasar tutarları da kademeli olarak artacağından sigorta şirketleri zarar edecektir.

Hayat Sigortası

Hayat sigortalarındaki bilgi asimetrisi ise sağlık sigortasındakine oldukça benzer. Yalnız asimetrik bilgi problemini daha da derinleştiren bir uygulama var; “ortalama yaştan fiyatlandırma”. Ülkemizde kredi bağlantılı sigortalar çoğu zaman ortalama yaşa göre fiyatlandırılıyor, yani primler sigortalının yaşına göre değil de, içinde bulundukları grubun (örn. banka kredi müşterileri) ortalama yaşına göre belirleniyor. Sigorta şirketleri aslında  sahip oldukları yaş bilgisini kullanmayarak bilgi asimetrisini bir ileri aşamaya taşıyorlar.

Sağlık sigortası örneğinde açıkladığımız gibi hayat sigortalarında ortalama yaştan fiyatlama yapılırsa, prim tutarı yaşlı olanlara için ucuz gelecekken  genç olanlara pahalı gelecektir. Günün sonunda, sigorta şirketlerinin portföyü her geçen yıl daha da yaşlanacaktır. Bu durumun hayat sigortası şirketleri tarafından çok da tercih edilen bir gelişme olduğunu sanmıyorum.

Tüm bu problemler, sigorta sektörünün riski doğru fiyatlamak için yeni data ve bilgi kaynaklarına olan ihtiyacını net bir şekilde ortaya koyuyor. Sigorta şirketlerinin riskleri doğru bir şekilde fiyatlamak için yeni veri ve bilgi kaynaklarına ihtiyaçları var. Sektörün, bilgi asimetrisinin azaltmak ve adil fiyatlandırma sağlayabilmek için büyük verinin ve ileri analitik uygulamaların etkin kullanımını odağa alması gerekiyor.


Kaynaklar

Chiappori, P. A., & Salanié, B. (2013). Asymmetric information in insurance markets: Predictions and tests. Handbook of insurance, 397-422.

The Economist. (2016, September 4). What is information asymmetry? The Economist Explains. Retrieved from https://www.economist.com/the-economist-explains/2016/09/04/what-is-information-asymmetry

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir