Katılım sigortacılığı (tekâfül), karşılıklı iş-birliğini esas alan, riskin katılımcılar arasın-da kolektif olarak paylaşıldığı ve katılım finans ilkelerine dayalı olarak çalışan sigortacılık modelidir. Geleneksel sigorta sözleşmelerinin İslâm hukukuna uygunluğu 18. yüzyıldan beri Müslüman alimler tarafından tartışılmaktadır. Sigorta sözleşmelerinin câizliği konusunda çok sayıda görüş bildirilmiş olsa da genel çoğunluk sözleşmelerinin bazı yönlerinin İslam hukukuna uygun olmadığı konusunda birleşmiştir. Bu tartışmaların sonucunda, İslâm felsefesi ile daha uyumlu olduğu savunulan tekâfül sigorta sistemi geliştirilmiştir.
Arapça’da kefalet kelimesinden türetilmiş olan tekâfül, katılımcıların ihtiyaç halinde birbirlerine karşılıklı mali yardım ve destek sağladıkları bir sigortacılık modeli olarak tasarlanmıştır. Geleneksel sigortacılıktan en büyük farkı sistemin özünde ticari hedeflerden ziyade dayanışma ve işbirliğine dayanmasıdır.
İlk olarak 1979 yılında Sudan’da uygulanmaya başlayan sistem, 1985 yılında İslâm Hukuku Akademisi Konseyi’nin vermiş olduğu fetva ile diğer İslâm ülkelerinde de yaygınlaşmıştır. Tekâfül sigortacılığı bugün dünyanın 24 ülkesinde yüzlerce sigorta şirketi tarafından benimsenen oldukça yaygın bir uygulama haline gelmiştir.
Tekafül’ün Gelişimi
Tekâfül, geleneksel sigorta uygulamasının bazı alimler tarafından İslâm hukukuna uygun bulunmamasından dolayı, dini hassasiyetleri nedeniyle sigorta yapmaktan kaçınan kişilerin güvence ihtiyacını karşılamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Tarih boyunca geleneksel sigorta uygulamaları İslâm toplumlarında geniş bir kabul görmemiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, toplumsal risklerin artması ve sistematik bir risk yönetimi mekanizmasına duyulan ihtiyacın belirgin hale gelmesi, İslâm ülkelerinde geleneksel sigortacılığa alternatif oluşturacak bir sistem arayışını doğurmuştur.
Bu süreçte 1976 yılında düzenlenen ilk uluslararası İslâm ekonomisi konferansında, karşılıklı yardımlaşmaya dayalı bir sigortacılık sisteminin İslami ilkelere uygun ve kabul edilebilir olarak tanımlanması önemli bir dönüm noktasıdır. 1977 yılında İslâmi sigortacılık uygulaması lehine yüksek bir konsey tarafından ilk fetvayı takiben, 1979 yılında Sudan’da ilk tekâfül şirketi kurulmuştur.
1980’li yıllardan itibaren başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere çok sayıda ülkede tekâfül şirketleri kurulmaya başlanmıştır. 1985 yılında İslâm Hukuku Akademisi Konseyi’nin geleneksel sigortacılığı yasaklayan ve tekâfüle izin veren kararı, bu sigortacılık sisteminin dünya genelindeki kabulünü hızlandırmıştır.
Akademinin vermiş olduğu onay İslâm ülkelerinde tekâfül sigorta sisteminin benimsenmesi noktasında önemli bir referans olmuştur. Malezya’da 2000’li yılların sonlarında, büyük çok uluslu şirketler de tekâfüle ilgi duymaya başlamış ve böylece tekâfül Müslümanların ötesinde yaygın bir şekilde kabul görmeye başlamıştır. Bu süreçte tekâfül sigorta sisteminin hizmet standartlarına ilişkin çok sayıda uluslararası düzenleme hayata geçirilmiş ve küresel anlamda kurumsal bir tekâfül sektörün oluşması sağlanmıştır.
Tekafül Sisteminin İşleyişi
Tekâfül sigorta sisteminin temelleri katılımcıların gönüllü katkı ve karşılıklı yardımlaşma amacıyla bir araya gelmesine dayanır. Bu sistem yardımlaşma, sorumluluk paylaşımı ve işbirliği ilkelerini içermektedir. Uygulamada her bir katılımcıdan, gruba dahil olan kişilerin uğrayabilecekleri zararları karşılamak için bir katkı toplanır ve bir fon oluşturulur. Sisteminin amacı muhtemel kayıpların bu fondan karşılanmasıdır.
Tekâfül sigorta sisteminin geleneksel sigortacılıktan en belirgin farklarından biri risk transferi değil risk paylaşımı esasına dayanmasıdır. Daha açık bir ifadeyle geleneksel sigorta şirketleri bir prim karşılığında sigortalının finansal riskini üstlenirken, tekâfül sigorta sisteminde şirketler katılımcıların katkılarıyla oluşturulmuş olan yardımlaşma fonunun yönetiminden sorumludur.
Tekâfül şirketlerinin buradaki fonksiyonu riski üstlenmek değil risk havuzunu en etkin şekilde yönetmektedir. Katılımcılar risk havuzunun karına ve zararına ortak kabul edilir. Katılımcıların zararları ödendikten sonra havuzda kalan bir fazlalık olması durumunda bu tutar yine katılımcılar arasında paylaştırılır. Tekâfül şirketleri, risk havuzlarının finansal yönetiminde faiz içermeyen enstrümanlara yatırım yapmaktadır. Ayrıca İslami finans prensiplerine uygun olmayan riskler bu sigorta havuzuna dahil edilmemektedir.
Tekâfül sigorta sisteminin geleneksel sigortacılıktan bir diğer farkı da şirket faaliyetlerinin İslâm hukukuna uygunluğunun gözetim ve denetim altında olmasıdır. Şirketler uluslararası ve ulusal şer-i standartlara bağlı olarak Danışma Kurulu gözetiminde faaliyet göstermektedir. Ayrıca şirket faaliyetlerinin İslami finans prensiplerine uyumluluğu yasal otoriteler tarafından denetlenmektedir.
Tekafül Modelleri
Tekâfül sigorta sistemi bu yönleriyle geleneksel sigortacılığın İslam’ın ilke ve prensipleriyle uyumlu hale getirilmiş melez bir versiyonudur. İslam hukukunun dünyanın çeşitli bölgelerinde kavramsal olarak farklı yorumlanması nedeniyle tekâfül sigortacılığı alanında da çeşitli uygulama modelleri ortaya çıkmıştır. Literatürde sınıflandırma farklılıklarına göre çok sayıda tekâfül modelinden bahsediliyor olsa da dünya genelinde en yaygın olanlar mudârebe ve vekâlet modelleridir. Günümüzde farklı ülkelerde mudarebe modeli, vekâlet modeli ve karma model olmak üzere üç ana uygulama vardır. Dünyada en fazla tercih edilen ve ülkemizde de uygulanan model karma (melez) modeldir.
Mudarebe Modeli
Mudârebe modeli emek – sermaye ortaklığının sigortacılığa uyarlanmış versiyonudur. Katılımcı sigorta havuzuna bir katkı (prim) öder. Bu havuzun yatırım gelirleri ve teknik gelirleri iki ayrı hesapta takip edilir. Sigorta şirketleri yatırım gelirlerinden ve teknik gelirden önceden belirlenmiş bir oranda pay almaktadır. Risk havuzundaki fon ile sigortacılık işlemlerinin teknik giderleri (hasar ödemeleri) karşılanmaktadır. Dönem sonunda risk havuzunda fazlalık olması durumunda bu tutar katılımcılara ödenmektedir.
Vekâlet Modeli
Vekâlet modelinde sigorta şirketi risk havuzunu yönetmek için önceden belirlenmiş bir ücret alır. Bu ücrete vekâlet ücreti denilmektedir. Tekâfül şirketi vekalet ücreti ile operasyonel giderleri karşılamaktadır. Şirket, risk havuzundaki teknik kardan ve yatırım karından hiçbir pay almaz.
Diğer Modeller
Bu uygulamaların yanında, mudârebe ve vekâlet modellerinin karma olarak uygulandığı hibrit model veya kar amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından uygulanan vakıf modeli gibi tekâfül uygulamaları da bulunmaktadır.
Küresel Tekafül Pazarı
Küresel tekâfül sigorta pazarı, 2022 yılında %16,1’lik büyüme göstererek 30 milyar dolar prim üretimi büyüklüğüne ulaşmıştır. Sektör son 12 yıllık dönemde, yıllık %6,4’lük bileşik artış oranı ile önemli bir büyüme performansı ortaya koymuştur. Bu dikkat çekici büyüme performansına rağmen tekâfül sigortacılığının toplam prim üretimindeki payı %1’in altınadır. Bu durumun ortaya çıkmasındaki ana nedenlerden birisi tekâfül sigortacılığının uygulandığı ülkelerdeki sigorta penetrasyonunun diğer ülkelere kıyasla çok daha düşük olmasıdır.
Tekâfül sigorta pazarının en büyük oyuncuları olan Suudi Arabistan, İran, Sudan, Brunei, Malezya ve Endonezya toplam prim üretiminin %95’ini oluşturmaktadır. Türkiye’nin tekâfül pazarındaki payı ise %2 civarındadır. Öte yandan Arabistan, İran gibi ülkelerde sigorta pazarının tamamı tekâfül sistemi ile çalışmaktadır. Türkiye, Endonezya, Katar gibi ülkelerde ise tekâfül sigortacılığının toplam prim üretimdeki payı %10’un altındadır.
Türkiye’de Katılım Sigortacılığı
Tekâfül Türkiye’de katılım sigortacılığı adı altında uygulanmaktadır. Katılım sigortacılığı Türkiye’de oldukça geç bir tarih sayılabilecek 2009 yılında uygulanmaya başlanmıştır. 2009-2022 yılları arasındaki geçiş döneminde katılım sigortacılığı faaliyeti için yeni şirketler kurulmuş, aynı zamanda bazı geleneksel sigorta şirketleri de “pencere usulü” ile katılım sigortacılığı hizmeti vermişlerdir.
Pencere usulü, geleneksel finans kuruluşlarının mevcut işlemlerinin yanında katılım finans işlemleri de yapabilmelerine imkan sağlayan modeldir. Türkiye’de pencere uygulaması 2022 sonunda kaldırılmış ve “tam katılım modeli”ne geçiş yapılmıştır. Bu düzenlemeyle 2023 yılından itibaren katılım sigortacılığı faaliyeti gösterecek şirketlere ayrı şirket kurma zorunluluğu getirilmiştir.
2022 yılına kadar 12’ye ulaşmış olan katılım sigortacılığı faaliyeti gösteren şirket sayısı, tam katılım modeli sonrası 4’e kadar düşmüş, 2023 yılında ise yeni kurulan şirketlerle bu sayı 7’ye yükselmiştir. Bununla birlikte Türkiye’de katılım sigortacılığının toplam prim üretimi içindeki payı istikrarlı şekilde yükselmektedir. 2012 yılında %0,6 olan pazar payı, 2017 yılında %2,8’e, 2022 yılında ise %5,1’e ulaşmıştır.
Katılım reasürans alanında faaliyet göstermek üzere 2021 yılında kurulan Türk Katılım Re, ilk faaliyet yılı olan 2022’de 387 milyon TL üretim yapmıştır. Şirket, yerel ve uluslararası sigorta piyasalarında katılım sigorta şirketlerinin ihtiyaç duyduğu reasürans kapasitesini sağlamayı hedeflemektedir. Bu adım özellikle Türkiye’deki katılım sigorta şirketlerinin reasürans korumasında yurtdışına bağımlılığını azaltması açısından kayda değer bir ilerlemedir.
Türkiye Katılım Sigortacılığı Modeli
Türkiye katılım sigortacılığı modelinde, sigortacılık faaliyetinin işleyişi, yönetimi ve muhasebesi geleneksel sigortacılık faaliyeti ile büyük oranda benzerdir. En önemli farklardan biri sigorta fonlarının yönetiminde faizsiz yatırım araçlarının tercih edilmesidir. Ayrıca sigorta ürünlerinin ve sigortacılık esas faaliyetinin katılım finans prensipleriyle uyumu hususunda, mevzuatla tanımlanmış danışma komitesinin uygunluğu aranmaktadır. Bu anlamda Türkiye modelinde teori ve pratik arasındaki tutarlılık, küresel tekâfül uygulamalarına kıyasla çok daha yüksektir.
Türkiye’de katılım sigorta prim üretiminin çok önemli bir kısmını Neova Sigorta ve Bereket Sigorta sağlamaktadır. Bereket Emeklilik ve Katılım Emeklilik şirketleri de hayat sigorta branşında önemli bir paya sahiptir. 2023 yılında kurulan Türkiye Katılım ve HDI Katılım sigorta şirketleri ile geleneksel sigorta pazarında önemli büyüklüğe sahip şirketler katılım sigortacılığı faaliyetine başlamıştır. Yeni şirketlerin pazara girmesi katılım sigortacılığı alanındaki rekabeti artıracak ve katılım sigortacılığının kapsayıcılığını destekleyecektir.
Sonuç
Katılım sigortacılığı, sigortacılık faaliyetinin katılım finans prensiplerine uyumlandırılmasının ötesinde, daha etik ve kolektif fayda oluşturacak şekilde uygulanma potansiyelini temsil ediyor. Katılım sigortacılığının daha fazla tanıtılması ve yeni şirketlerinin pazara girmesiyle tekafül sistemi Türk sigortacılık pazarına yeni bir soluk getirebilir. Ülkemiz sigorta şirketlerinin hem yurt içi hem de yurt dışında yeni pazarlara açılmasını sağlayabilir. İngiliz HSBC, Alman Allianz ve Amerikan AIG şirketleri dünya genelinde tekafül hizmeti sunarken Türk sigorta şirketleri bu pazardan neden mahrum kalsınlar?
Kaynaklar
Ersoy, B. ve Meral, H. (2024) Türkiye’de Katılım Sigortacılığı: Geleneksel Sigortacılıkla Karşılaştırmalı Bir Analiz. İzmir İktisat Dergisi. 39(1), 180-199.
IFSB, Islamic Financial Services Board. (2023). Islamic financial services industry stability report. https://www.ifsb.org/sec03.php