Küresel ölçekte artan doğal afetler, sigorta sektörünün taşıma kapasitesini zorlamaya devam ediyor. Son 30 yılda sadece kasırgalar, depremler ve sel felaketleri yüz milyarlarca dolarlık ekonomik kayıp yarattı. Bu kayıpların önemli bir bölümü sigortasız kaldı, sigorta penetrasyonunun düşük olduğu bölgelerde hükümetler ve toplumlar büyük finansman açıklarıyla karşı karşıya geldi. İşte tam bu noktada, sigorta temelli menkul kıymetler (insurance-linked securities veya ILS) devreye giriyor.
ILS, sigorta ve reasürans şirketlerinin üstlendikleri afet risklerini özel amaçlı kuruluşlar aracılığıyla menkul kıymetlere dönüştürerek sermaye piyasalarına aktarmasını sağlayan finansal araçlardır. Yatırımcılar, bu menkul kıymetleri satın alarak belirli bir prim karşılığında afet riskini üstlenir. Afet gerçekleşmezse faiz ve anaparalarını geri alırlar, fakat afet gerçekleşirse anapara sigortacıya aktarılır.
Tarihsel Gelişim
Sigorta temelli menkul kıymetlerin hikayesi 1990’lı yıllara uzanıyor. 1992’de Amerika’da yaşanan Andrew Kasırgası, yaklaşık 17 milyar dolarlık sigortalı kayıp yaratarak o dönemin reasürans şirketlerini ciddi şekilde zorladı. Kapasitenin yetersiz kalması, sigorta sektörünün büyük afet risklerini tek başına taşıyamayacağını gösterdi. İki yıl sonra, 1994 Northridge depremi bu ihtiyacı daha da görünür hale getirdi.
Bu gelişmelerin ardından 1997’de ilk başarılı menkul kıymet ihraçları yapıldı. ABD merkezli şirketler, afet risklerini sermaye piyasalarına taşıyarak bugünkü afet tahvillerinin temelini attı. 2000’li yıllarda Katrina, Rita ve Wilma kasırgalarının ardı ardına yaşanmasıyla birlikte bu piyasa yeniden ivme kazandı. Sigortacılar, yalnızca geleneksel reasüransa güvenmenin yeterli olmadığını görerek sermaye piyasalarından daha fazla kaynak arayışına yöneldiler.
2008 küresel finans krizinde ise sistemin kırılgan yönleri ortaya çıktı. O dönemde bazı yapılar, tahvil gelirlerini yönetmek için bankalarla yapılan “getiri takas anlaşmaları” üzerine kuruluydu. Lehman Brothers’ın iflası, bu anlaşmaların ne kadar riskli olabileceğini acı biçimde gösterdi. Bu deneyimden sonra sektör daha güvenli bir yol izlemeye başladı. Yatırımlar artık doğrudan Amerikan Hazine fonları veya uluslararası kalkınma bankalarının tahvilleri gibi en güvenilir araçlara yönlendirildi.
Afet Tahvilleri
ILS’nin en yaygın türü afet tahvili (catastrophe bond) ya da kısa adıyla cat bond. Bu tahviller, özellikle büyük çaplı doğal afetlere karşı sigorta ve reasürans şirketlerine uzun dönemli kapasite sağlar. Afet tahvilleri, çok sayıda ülkede ve sektörde afetlere karşı önemli bir güvence sağlamaktadır:
Karayipler’de 2007’den bu yana kullanılan parametrik afet tahvilleri, bölgede yaşanan kasırga ve deprem sonrasında zarar görenlerin birkaç gün içinde ödeme almasını sağlamıştır. Geleneksel sigorta ürünlerinde tazminat ödemelerinin aylar sürebildiği düşünüldüğünde, bu hız hayati öneme sahiptir.
AXA’nın Fransa’daki üzüm bağları için geliştirdiği parametrik afet tahvilleri, hava koşullarına (sıcaklık ve yağış) dayalı tetikleyicilerle çiftçilere şeffaf ve hızlı ödeme imkanı sunmaktadır. Bu uygulama, ILS’lerin kullanım alanının yalnızca afet riskleriyle sınırlı olmadığını, tarım sektöründe iklim risklerine karşı da uygulanabildiğini gösteriyor.
Porto Riko hükümeti, 2024’te kasırga riskine karşı parametrik yapıda afet tahvili ihraç ederek, kamunun afet sonrası finansmanda ILS kullanımının önünü açtı.
Tetikleyici Parametreler
Bir sigorta temelli menkul kıymetin en önemli unsurlarından biri, ödemeyi hangi koşulların tetikleyeceğini belirleyen mekanizmadır. Bu tetikleyiciler, hem sigorta şirketinin hem de yatırımcının beklentilerini dengeler. Temel soru, ödemenin hangi durumda yapılacağı ve tazminat tutarının nasıl ölçüleceğidir. Bu konuda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır:
Gerçekleşen Zarar (Indemnity): Sigorta poliçeleri üzerinden oluşan gerçek zararları esas alır. Şirket için en adil ve risksiz yöntemdir, çünkü ödeme doğrudan gerçek hasara bağlıdır. Ancak yatırımcı açısından şeffaflık düşüktür, çünkü hasarın büyüklüğü, şirketin nasıl raporladığına ve tazminat sürecine bağlıdır.
Sektör Kayıp Endeksi (Industry Loss Index): Tüm sigorta sektöründe belirli bir olaydan doğan toplam kayıplar esas alınır. Bu yöntem, bağımsız kuruluşların verilerini kullandığı için daha objektiftir. Fakat tüm kayıpların hesaplanması uzun sürebilir, yatırımcılar belirsizlik dönemine katlanmak zorunda kalır.
Model Üzerinden Hesaplama (Modeled Loss): Olayın şiddeti, etkilenen bölge gibi veriler bilgisayar modellerine girilir ve tahmini kayıp hesaplanır. Bu yöntem hızlıdır ama kullanılan modelin doğruluğuna ve veri kalitesine çok bağlıdır. İklim değişikliği gibi faktörler model sonuçlarını şaşırtabilir.
Parametrik Tetikleyici: Belirli ve ölçülebilir bir fiziksel kriter esas alınır. Örneğin bir depremde şiddetin 7.0’ı aşması ya da bir kasırgada rüzgâr hızının belirli bir eşiği geçmesi ödeme için yeterlidir. Yatırımcı açısından en şeffaf yöntemdir. Ancak parametre gerçekleşse bile, sigortalının gerçek kaybı daha düşük veya yüksek olabilir. Bu durumda sigortalı fazla ya da az ödeme almış olur.
Karma Yöntem (Hibrit): Yukarıdaki tetikleyicilerin bir araya getirilmesiyle oluşturulur. Özellikle birden fazla riski kapsayan tahvillerde tercih edilir. Örneğin hem rüzgâr hızı hem de sektör kayıp endeksini esas alan bir hibrit yapı kurulabilir. Böylece hem şeffaflık hem de hasara uyum arasında daha dengeli bir sonuç alınır.
Yatırımcı Perspektifi
Sigorta temelli menkul kıymetlerin yatırımcılar açısından en cazip yönü, geleneksel finansal varlıklarla düşük ilişki (korelasyon) göstermesidir. Bir deprem, kasırga veya sel felaketi, hisse senedi ya da tahvil piyasalarındaki dalgalanmalardan bağımsızdır. Bu da ILS’i, portföy çeşitlendirmesi arayan büyük yatırımcılar için güçlü bir alternatif haline getirir.
Portföy Katkısı: Meketa’nın (2020) çalışmasına göre, kurumsal yatırımcıların portföylerinde %2 ila %7 arasında bir ILS barındırması, uzun vadede portföyün risk-getiri dengesini iyileştiriyor. Yani küçük bir oranla bile portföyün genel istikrarına katkı sağlanabiliyor.
Performans: Swiss Re’nin Cat Bond Endeksi, uzun vadede yatırım yapılabilir tahvillerin üzerinde, hisse senetlerine yakın getiriler sağlamış durumda. Özellikle 2008 küresel finans krizi sırasında, hisse senetleri büyük değer kaybederken cat bond piyasası görece dirençli kaldı.
Yatırımcı Çeşitliliği: Başlangıçta daha çok serbest yatırım (hedge) fonlarının ilgi gösterdiği bu piyasa, zamanla emeklilik fonları, bankalar ve sigorta şirketleri gibi daha geniş bir yatırımcı tabanına yayıldı. Son yıllarda özellikle AB yatırım fonları aracılığıyla daha fazla kurumsal yatırımcı piyasaya girdi.
Yüksek getiri ve çeşitlendirme avantajına rağmen, ILS yatırımının bazı önemli riskleri de var:
Ani Kayıp Riski: Tek bir büyük afet, yatırımcının anaparasının tamamını kaybetmesine yol açabilir. Bu durum literatürde “uçurum riski” olarak da tanımlanır.
Model Belirsizliği: Afet tahvillerinin fiyatlaması büyük ölçüde felaket modellemelerine dayanıyor. Kullanılan verilerdeki eksiklikler veya iklim değişikliği gibi öngörülemeyen faktörler, risk hesaplarını yanıltabilir.
Likidite Sorunu: Bu menkul kıymetlerin ikincil piyasası sınırlı ve işlem hacmi düşüktür. Yatırımcılar, ihtiyaç duyduklarında varlıklarını satmakta zorlanabilir.
Güncel Görünüm
2024 yılı, sigorta temelli menkul kıymetler piyasası için adeta bir dönüm noktası oldu. Hem piyasanın büyüklüğü hem de ürün çeşitliliği açısından rekorlar kırıldı. Swiss Re’nin verilerine göre 2024’te piyasaya çıkan yeni tahvillerin hacmi 17,2 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, şimdiye kadar görülen en yüksek yıllık ihraçlardan biri olarak kayıtlara geçti. Toplam piyasa kapasitesi de 50 milyar dolar sınırına dayanarak rekor seviyeye çıktı. Gallagher Securities’in aktardığına göre ise 2025’in daha ilk aylarında sadece afet tahvillerinin hacmi 49,1 milyar doları buldu.
Bugün piyasaya baktığımızda ABD’deki kasırga riskleri hala en büyük payı alıyor. Ama tablo yalnızca Amerika ile sınırlı değil. Japonya’daki depremler, Avrupa’daki fırtınalar, Avustralya’daki tropik siklonlar ve Meksika’daki sarsıntılar da artık bu tahvillere konu oluyor. Yani ILS piyasası giderek daha küresel bir risk transfer aracına dönüşüyor.
2024’te Florida’yı vuran Helene ve Milton kasırgaları, piyasayı ciddi biçimde test etti. Buna rağmen endekslerdeki kayıplar sınırlı kaldı. Bu da piyasanın geçmiş yıllara kıyasla daha dayanıklı hale geldiğini gösteriyor. Yılın bir diğer dikkat çekici gelişmesi ise, ilk kez doğal afetlerin dışında riskler için de tahvil çıkarılmasıydı. Siber saldırılar ve terör olaylarına yönelik yeni ihraçlar dikkat çekti. Özellikle Fransa’da devlet destekli terörizm havuzunun çıkardığı tahvil, sektörün yönünü göstermesi açısından öne çıktı.
Gelecek Perspektifi
Sigorta temelli menkul kıymetler, artık yalnızca sınırlı bir yatırımcı grubunun ilgilendiği özel ürünler olmaktan çıktı. Bugün gelinen noktada, sigorta ve reasürans dünyasının en önemli araçlarından biri haline geldi. Önümüzdeki yıllarda bu alanı şekillendirecek bazı temel eğilimler öne çıkıyor:
Yeni Risk Türleri: Bugüne kadar ILS daha çok deprem, kasırga ve sel gibi doğal afetlere odaklanmıştı. Ancak artık yelpaze genişliyor. Siber saldırılar, pandemi benzeri küresel sağlık krizleri ve iklim değişikliğinin yol açtığı uzun vadeli tehditler için de bu araçların kullanımı gündemde. 2024’te ihraç edilen ilk siber ve terörizm temelli tahviller, bu dönüşümün başlangıç işaretleri oldu.
Daha Gelişmiş Yapılar: ILS’nin en önemli tartışma konularından biri, ödemeyi tetikleyen kriterlerin nasıl belirlendiğidir. Gelecekte, hem şeffaflığı artıracak hem de sigortacıların gerçek kayıplarına daha yakın sonuçlar üretecek hibrit yöntemlerin yaygınlaşması bekleniyor. Bu tür yapılar, farklı ölçütleri bir araya getirerek “fazla ödeme” ya da “eksik ödeme” gibi sorunları azaltma potansiyeline sahip.
Kamunun Rolü: Hükümetler de artık bu piyasada aktif hale geliyor. Porto Riko’nun kasırga riskine karşı çıkardığı tahvil ve Dünya Bankası’nın gelişmekte olan ülkeler için geliştirdiği çözümler, afet sonrası finansmanda ILS’nin kritik bir araç olarak görüldüğünü kanıtlıyor. Bu eğilim, gelecekte özellikle düşük sigorta penetrasyonuna sahip bölgelerde daha fazla devlet destekli ihraç göreceğimizin işareti.
Sonuç
Sigorta temelli menkul kıymetler, sigortacılık ile finansın kesişiminde doğmuş, bugün geldiği noktada iki taraf için de vazgeçilmez hale gelmiş bir araç. Başlangıçta amaç artan afet kayıpları karşısında sigorta sektörüne ek kapasite sağlamaktı. Bugün ise hem sigortacılar hem de yatırımcılar için bambaşka değerler yaratıyor.
Sigorta şirketleri açısından ILS, kapasiteyi güçlendirmenin ötesinde fiyat istikrarı ve afet sonrası hızlı kaynak yaratma imkanı sunuyor. Yatırımcılar içinse portföy çeşitliliği, geleneksel piyasalardan bağımsız getiri ve alternatif yatırım fırsatı anlamına geliyor.
Sigorta temelli menkul kıymetler piyasasının büyüklüğü 50 milyar dolar sınırına dayanmış durumda ve coğrafi kapsam her geçen gün genişliyor. Bu da ILS’nin gelecekte küresel risk yönetiminde çok daha kritik bir rol oynayacağına işaret ediyor.
Kaynaklar
[1] American Academy of Actuaries. (2022). Insurance-linked securities and catastrophe bonds. https://www.actuary.org/wp-content/uploads/2022/06/ILS_20220614.pdf
[2] FINRA. (2021). Insurance-linked securities. https://www.finra.org/investors/insights/insurance-linked-securities
[3] Gallagher Securities. (2025). Insurance-linked securities.https://www.ajg.com/gallagherre/-/media/files/gallagher/gallagherre/news-and-insights/2025/may/gallagherre-insurance-linked-securities.pdf
[4] Swiss Re. (2025). Insurance-linked securities market insights. https://www.swissre.com/our-business/alternative-capital-partners/ils-market-insights-july-2025.html
Bu makale, üretken yapay zeka modeli ChatGPT desteğiyle Sigorta Strateji ekibi tarafından hazırlanmıştır.