Bireysel sigortacılık dünyası hızla değişiyor. Müşterilerin beklentileri farklılaşıyor, riskin doğası yeniden tanımlanıyor, teknoloji ise sektörün sınırlarını zorluyor. McKinsey & Company’nin Global Insurance Report 2025 raporu, bu değişimin artık istisna değil, yeni normal haline geldiğini gösteriyor.
Rapor, 2023 yılında bireysel sigorta primlerinin yüzde 9,5 artarak 1,1 trilyon dolara ulaştığını, ancak bu büyümenin büyük ölçüde fiyat artışlarından kaynaklandığını vurguluyor. Gerçek fırsat ise, yeni risk alanlarına açılan ürünlerde, dijital kanallarda ve veri temelli modellerde yatıyor.
Bu dönüşümün ardındaki itici güçleri anlamak için McKinsey altı temel eğilimi öne çıkarıyor: yeni mobilite modelleri, artan afet riski, yükselen pazarlar, demografik dönüşüm, dijital dağıtım ve üretken yapay zekâ. Her biri, sigortacılığın geleceğini yalnızca ekonomik değil, toplumsal düzeyde de yeniden şekillendiriyor.
Yeni Mobilite Modelleri
Otonom ve elektrikli araçların yükselişi, sigorta modellerini baştan tanımlıyor. 2023’te elektrikli araç satışları dünya genelinde %35 arttı, ancak McKinsey bu büyümenin poliçe gelirlerini artırmak yerine kârlılığı zorlayabileceğini belirtiyor. Çünkü elektrikli araçların tamir maliyetleri içten yanmalı motorlara göre ortalama %70 daha yüksek.
Gelişmiş sürücü destek sistemleri, kazaları azaltırken hasar sıklığını düşürüyor ama prim gelirini de sınırlıyor. Bu nedenle sigortacılar, araç sahipliğinden mobilite sigortacılığına geçiş yapmak zorunda. Rapor, araç üreticileri ile veri paylaşımına dayalı iş birliklerinin, yeni risk modelleri oluşturmanın anahtarı olduğunu vurguluyor.
Artan Afet Riski ve Dayanıklılık
İklim değişikliği, sigortacılığın en yüksek maliyet kalemine dönüşmüş durumda. McKinsey verilerine göre 2016–2023 arasında doğal afet kaynaklı kayıpların %70’i sigortasız kaldı, bu da her yıl ortalama 260 milyar dolarlık sigorta açığı anlamına geliyor.
Rapor, şirketlerin artık sadece tazminat ödeyen değil, afet öncesi dayanıklılığı artıran kurumlara dönüştüğünü söylüyor. Bu kapsamda, gelişmiş iklim modellemesi, afet verisine dayalı fiyatlama ve kamu-özel iş birlikleri ön plana çıkıyor. Özellikle Fransa gibi ülkelerde zorunlu afet sigortası sistemleri, geleceğin risk yönetim modeline örnek olarak gösteriliyor.
Yükselen Pazarların Gücü
Asya, Afrika ve Latin Amerika, sigorta için yeni büyüme merkezleri haline geliyor. McKinsey, 2019–2023 döneminde gelişmekte olan ekonomilerde sigorta penetrasyonunun %0,7’den %0,5’e düştüğünü belirtiyor; yani potansiyel hâlâ büyük ölçüde kullanılmamış durumda.
Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’da yıllık prim büyümesi %11’i aştı. Bu artışın arkasında, telekom ve fintech ortaklıklarıyla yürütülen mikro sigorta modelleri bulunuyor. Rapor, düşük maliyetli dijital ürünlerin “yüksek hacimli ama erişilebilir büyüme” dönemi başlattığını söylüyor.
Demografik Dönüşüm
Yaşlanan nüfus ve genç dijital kuşak, sigortacılığın iki zıt yönünü aynı anda dönüştürüyor. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfusun artışı, sağlık ve uzun ömür sigortası talebini artırırken; genç kullanıcılar abonelik temelli, esnek ve tamamen dijital poliçelere yöneliyor.
McKinsey bu eğilimi “yaşa göre değil, yaşam tarzına göre fiyatlama” dönemi olarak tanımlıyor. Ayrıca wellness, davranışa dayalı teminat ve dijital sağlık çözümleri, bireysel sigortacılığın yeni büyüme alanı olarak öne çıkıyor.
Gömülü Sigorta
Gömülü Sigorta Sigorta artık bağımsız bir ürün olmaktan çıkıyor; diğer hizmetlerin içine gömülü (embedded) hale geliyor. Otomotiv markaları, e-ticaret platformları ve bankalar sigortayı doğrudan satış sürecine entegre ediyor.
McKinsey bu eğilimi “sigortayı müşteriye daha da yakınlaştıran dönüşüm” olarak tanımlıyor. 2017–2022 arasında Avrupa’da dijital bancassurance satış oranı %14’ten %28’e yükseldi. Bu, klasik acentelik modelini dönüştürürken, markalar arası ekosistem iş birliklerini vazgeçilmez kılıyor.
Üretken Yapay Zeka
Raporun en çarpıcı vurgularından biri, üretken yapay zekânın sigortacılığın tüm işleyişini yeniden tanımladığı yönünde. Bu teknoloji artık yalnızca verimlilik aracı değil; poliçe tasarımından hasar yönetimine, müşteri hizmetlerinden risk analizine kadar değer zincirinin tamamını dönüştüren bir unsur haline geliyor.
McKinsey, üretken yapay zekânın acentelere müşteriye özel öneriler sunabilen dijital asistanlar kazandırdığını ve bu sayede her müşteri için ayrı fiyatlama ve ürün kurgusunun mümkün hale geldiğini belirtiyor. Bu dönüşüm, hem maliyetleri düşürüyor hem de sigortalı deneyimini daha kişisel, hızlı ve öngörülebilir bir yapıya taşıyor.
Özetle McKinsey’nin raporu, bireysel sigortacılığın büyümesinin artık yalnızca fiyat artışlarıyla sürdürülemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Gerçek büyüme, yeni teknolojileri iş modeline entegre edebilmek, müşteriyle daha doğrudan temas kurmak ve riskin oluşmadan önce yönetildiği bir sigorta anlayışına geçmekle mümkün. Bu altı eğilim, sigortacılığın geleceğini yalnızca kâr odaklı bir alan olmaktan çıkarıp, ekonomik istikrarın ve toplumsal dayanıklılığın merkezine taşıyor.
Kaynak
McKinsey & Company. (2025). Global insurance report 2025: The pursuit of growth. https://www.mckinsey.com/industries/financial-services/our-insights/global-insurance-report. (Erişim Tarihi: 31.10.2025)



